11 Aralık 2007 Salı

cadı ağacı

ocaktı, mayıstı,temmuzdu,kasımdıı...günlerden bir gündü.. önemi yoktu..hiç...bekleyişlerimi asıyorum yine cadı ağaçlarına gelir de yeşerir belki düşler yeniden diye...

5 Aralık 2007 Çarşamba

ütopya sevgili !

Yumuk, ışıl ışıl gözleri vardı onu ilk gördüğünde... nasıl da parlıyordu gözleri, balığı çok sevdiği belliydi işte bu yüzden..

Kız uzun uzun baktı parıldayan bir çift kahve tadında göze...doğa gibiydi, toprak gibiydi.. doğal,özentisiz,samimi hem dağları alsa sırtına yorulmaz hem de küçük bir rüzgar esse eğilecek gibiydi... mavi gibi sonsuzdu, sarı gibi dingin, kırmızı gibi haşarı, siyah gibi asildi...

Tüm renkleri tek tek gördü kız sırayla , tüm renkleri ayrı ayrı bildi ve sevdi ayırmadan...
Bir sürü köprüden geçtiler birlikte, ışıkları ve denizfenerleri oldular birbirlerinin...

Kız sabırsızdı, uçarıydı, yapmak istedikleri,yapacakları,yapamadıkları,hayallleri,karamsarlığı, yüzmesi belki boğulması gereken bir sürü deniz,okyanus vardı, görmesi gereken kentler ve ülkeler.. o dingin, fırtınasız suda yüzer gibiydi..sakindi..hayatla savaşı yoktu,sabırlıydı..

Hem aynıydılar hem de alabildiğine uzaktılar birbirlerinden.. hem çektiler hem ittiler birbirlerini...hem çok uzağındaydılar birbirlerinin hem de şah damarları kadar yakın...Birbirlerini aradıkça kendilerine çarpıyor, bilinmeyen sırlarını buluyorlardı...

Ve bir gün gitti...ansızın.. "geleceğim" dedi sadece, "geleceğim bekle..."

kız bekliyor..geleceği günü bekliyor inat ve sabırla... özlenen gelmiyor..gelmedikçe hırslanıyor..hırslandıkça üzülüyor ... günler geçiyor, haftalar geçiyor, aylar, mevsimler değişiyor...kar yağıyor,yağmur yağıyor, güneş açıyor,bulut çıkıyor...gelmiyor...

artık saymıyor...

kız yanakları öpülesi çocuğa yeniden sarılmak istiyor...


iyiki doğdun çikulata renkli gözlü denizfeneri ....




4 Aralık 2007 Salı

Siyah Süt'ü bitirmek üzereyim...Bu akşam bitirceğim hatta biliyorum..Alıp götürdü beni.. çarçabuk okumalıyım bitirmeliyim hissine kapılıverdim.Gecenin en sewdiğim yanı da kendimden birşeyler bulduğum bir yazarın oynadığı kelimelerin arasında kaybolmak bir labirentin ışıklı ve görkemli yollarında gezenir gibi...

Bu aralar pek bişi yaptığım yok habire ilanları okuyup beğendiklerime başvuruyorumm.Bu süreç ne kadar devam eder bilmiyorum..İçimden yazmak gelse de içimdeki kötü periler engelliyo sanki beni..hayır şimdi değill , dur bekle ,daha iyisi olucak.. muhtemel ki o daha iyisi hiç bir zaman olmuyor söylenmemiş kelimeler kurulmamış cümleler olarak kainatın bir yerlerine bir daha bulunmamak üzere saklanıyolar..Bir gün çıkarlar mı acaba blog?

Ben bu soruyu sorarken kendimee sanki su yüzüne çıkmayı bekleyen milyonlarca küçük soru cadısı ellerindeki değneklerle üzerime üzerime geliyor "çıkar artık şu esin perilerini içinden !" diye iyi de nasıl? bilmiyorum ki durmadan soruyorum ..sadece soruyorum daha ne kadar bekleyeceğim bir şeylerin yoluna oturması ,üzerinden sular geçmesi için?

Biliyorum pişmem gerek daha..hamım daha olmadım biliyorum.. bu yüzden bekliyorum.. geçmesini bekliyorum...