29 Nisan 2008 Salı

hayat


"....yaşananlara bir beden büyük geliyor artık hayat...
... beni sevda yerimden vurdu yine zaman...." yılmaz erdoğan


sevmek gibi gitmek....
seçimler..
ben kimseyi kırmak istemedim...

biri bir başkasını bekliyor, başkası da onu bekliyor...
beklemek..gelmemek gel diyememek...

neresinden tutulur da düzelir kalp ses ver hadi ne yapılmalı...???

26 Nisan 2008 Cumartesi

renksiz kelebek

acemi bir savaşçıyım ben sadece bu oyunda...
çirkin bir tırtılım ormanda...
kozasını ören bir tırtıl.. kelebek olmayı bekleyen....sen ne görüyorsun bilmiyorum..aldanma benim renklerime ama yine de uçmaya çalşıyorum etrafında...
hangisi doğru bilmiyorum...
özlemek kötü mü... özlüyorum neyi özlediğimi bilmeden...

çekiyor yine birer yanımdan ikizlerim farklı yönlere off arada kalmaktan bıktım...

eyy aşk....diyecek birşeyim yok yürüyorum ellerim cebimde yanında...

6 Nisan 2008 Pazar

ıslak

yağmur yağıyor bugünlerde sürekli.. nisan yağmurları ardından gökkuşağı çıkıyor çocuklar gibi seviniyoruz onunla fotoğraflar çektiriyoruz... :)

canımın içi geldi... sema... nasıl da iyi geldi görmek, anlatmak,konuşmak,dinlemek...nasıl da özlemişim...yetmiyor zaman..hiç...

beni de çağırıyor ingiltereye..bilmiyorum.. karar aşamasındayım hala.. gidersem ne olur gitmezsem ne olur bunları düşünüyorum... dinliyorum durup sık sık kendimi... sesini duymaya çalışıyorum.. fısıl fısıl bütün esinler.. hepsi kendi isteklerini söylüyor, gitme ve gitmeme nedenlerini.... bazen hepsi avaz avaz... hepsinin de kendine göre gerekçeleri var..hepsi de haklı... hangisini dinleyeceğim bilmiyorum...

yağmura çıkıp yürüyorum...

1 Nisan 2008 Salı

körebe

Çocukken saklambaç oynamayı severdim, sonra körebeyi... Bir çember yapardık,içinde biz , bir ebe olurdu gözleri bağlanırdı, yakalamaya çalışırdı birisi...
Biz çocukken eğlenirdik, gülerdik... Bilmezdik büyüyünce de oyunun devam edeceğini farklı kurallar geleceğini.
Şimdi dünya dedikleri şey bir çember , sadece sandığımız kadar da büyük değil. Debelenip duruyoruz haybeye gözlerimizi kapatmaya çalışıyor birileri kör gibiyiz düşleriyle yaşayan körler. El yordamıyla birşeyleri arıyoruz. Tek fark var belki. O zamanki kadar eğlenmiyoruz hiç...