31 Aralık 2009 Perşembe

iyi seneler

sabahtan izmite  gidiyorum...
şimdiden herkesee iyi mutlu parlak seneler....
umarım 2009 u aratmaz 2010...

pazara görüşürüz...
güzel bir yıla uyanmak ümidiyle...
güzel bir sabaha..
hep birlikte...

26 Aralık 2009 Cumartesi

gizli özne


Belki birkaç kişinin yarım kalmış öyküsünün öznesiydim…
Belki günü çoktan geçmiş
Ah alan kısmındaydım…
Şimdi kendi öykümün gizli öznesi gibiyim
Fiillere sorular soruyorum
Cevabını alamıyorum

Boşlukta yüzüyorum


25aralıkikibin9

23 Aralık 2009 Çarşamba

yalnızca bir rüzgar...



"biz beceremedik hayatta mutlu olmayı belki" dedi annesine sütü ocağa koyarken...
"hiç hem de... hatta  hiç beceremeyeceğiz de" diye yanıt geldi...

bölük pörçük sırasız dağınık cümleler gibi yaşıyoruz;
oysa biri gelse eliyle koymuş gibi bulacak gibi...
tuhaf...

defalarca çalınmış bir senfoninin artık hiç bir zevk vermemesi gibi...
koltuklar kırmızı...
koltuklar eskimiş...
değiştirmeye gücümüz yok..

farklı yerlerde de olsa hep aynı notayı yanlış basıyouz..
yapılan ezberler ve pratikler hiç bir işe yaramıyor...

bu kadar kalabalık mıyız...
bu kadar kalabalıksak neden yalnızız...

bu kış bu soğuk bile hakkıyla değil
artık ayak izlerimiz bile çıkmıyor yürürken o bembeyaz olmadığından
silik silik adımlarımz...

bir rüzgar bekliyoruz.
ister sert olsun ister meltem kadar sıcak...
hafif hafif essin ya da alıp götürsün istiyoruz
bir rüzgar...
alıp götürecek
ya da aldanıyoruz.
oysa,
sadece bir rüzgar yeter demişti...
...
çıkmayacak bir rüzgarı beklemek....

içimdeki müzik hep aynı bir adım öteye geçemiyor...

keşke çok mutlu olsam da mutlu etse yazdıklarım diye düşündü dışarıdaki yağmuru elindeki fincanla izlerken...

18 Aralık 2009 Cuma

Guguklu saat




Bazen diyor; sanki ortaçağda yaşıyorum şu hafif sarı-bulanık eski fotoğraflardaki gibi ve uzun fırfırlı elbiseler filan… Hiç sevmez oysa(nedense başka bir ülke oldu) Bir masa, mürekkepli arkası tüylü kalemler… Masa da büyük ama kahverengi ve de. Yerler ahşap. Arkada siyah kalın ciltli kitaplarla kaplı kocaman bir kitaplık. Belki bir şömine( yok burjuva değil J )oda 2. Katta. Pencereden bahçe görünüyor. Bahçede simsiyah bir at.
Bazen diyor; sanki çok eski bir zamana aidim. Ne bu metropol ne kentin ışıkları… Ben değilim diyor.
Fotoğrafta sırıtan bir kare. Sanki orayı kesince daha da güzelleşecek fotoğraf. Gitmesi  gerekiyor sanki ordan.
Bir kahve fincanı var elinde. Diğer elince gaz lambası görülmeyeni arıyor yine ona ait olmayan bir zaman diliminde.
Bu karanlık, bu ucu görünmeyen ağaçlarla kaplı orman, bu gece, sis hiç gitmiyor gözlerinden.
Gerçek gibi karanlığa kayıyor aniden ayağı… Gerçek gibi tutamıyor ayın gölgesinden kaçan ellerini. Işığa çeviremiyor bir türlü yüzünü.
Bir guguklu saat çalıyor kimse duymuyor.

16 Aralık 2009 Çarşamba

2010'dan neler isterim neler neler


en vefalı okuyucumlarımdan yazdığım günden bu yana beni bırakmayan sevgili Bekriyacım beni mimlemiş...
( nerden aklıma geldiyse böyle hitap ediverdim birden ) çook teşekkür ederim bu tatlı mim için...

gelelim konusuna : 2010'dan neler bekliyorum.. hımm efendim aslında içimdekiler isteklerim o kadar çok ki ama 2010 un gözünü korkutmamak babında kısa kesicem..
Öncelikle 2009 seni sevmedim. Bana bir başlangıç verdin pek mutlu olamadım. Sonra ülkemle ilgili hadiseler malum hepimiz biliyoruz tek tek saymayacağım ama umarım bu yıl daha az verirsin o getirdiklerinden...

  • 2010 bana öncelikle daha çok umut vermeni diliyorum.
  • olmasını istediğim bişi var onun olmasını çok istiyorum.
  • gerçekten mutlu olduğum bir işte çalışmak istiyorum.
  •  sevgi mi aşk mı sorusuna kesin bir yanıt vermek istiyorum.
  • denize inen bir sokaktan inip sabahları vapura binmek istiyorum:( her sabah.
  • istanbulu çok istiyorum:( hayatımda bir dönem orada yaşamak istiyorum..:(
  • eskişehirde iki eylül kampüsünde o ayaza rağmen şebnem ferahın konserine gidip deli gibi bağırmak istiyorum.
  • oradaki dostlarımla bir rakı balık yapıp sarılmak istiyorum biriktirdiklerime..
  • ezginin günlüğünün konserine gidip usul usul dinlemek istiyorum yine eskişehirde:) napim özlem işte.
  • omzumdaki yüklerden teker teker kurtulmak istiyorum...
  • yine aklıma gelen olmasını istediğim bişi var şiir kitabı ile alakalı o olsun lütfen...
  • çok değil ama istediğim tüm kitap ve dergileri alıcak kadar param olsun...
  • hatta hayalini kurduğum ev ve o kocaman kütüphane bu yıl olsun...
  • bi akşamüstü adada şarap kedi müzeyyen rüzgar ve tahta masa eşliğinde onunla sohbet etmek istiyorum.
  • hayatıma hem biraz daha renk gelsin hem de yavaş yavaş bir düzen olsun istiyorum.
  • kafamda biriken sorulara bu yıl kesin, net bir cevap bulmak istiyorum.. hem de çok.
  • uzaktaki sevdiklerimin bir gece yarısı kapısını çalacak kadar yakın olmasını istiyorum.
  • gece yarısı sokakta dolaşmayı da özledim e yalnız değil tabi... burda da değil...
  • gitmek istediğim şehirlere gitmek istiyorum...
  • bir de önceden böyle kurra çekilirdi kim kime çıktığı bilinmeden hediye alınırdı süpriz olurdu.. ondan çekti canım niyeyse:)
  • hee bir de bol bol nutella yiyip kilo almamak istiyorum :p

mor kedi ister ister de ister ama 2010 verir mi bilemem... 
yok yok aklımdan geçen şeylerle kıyaslarsam yine de sözümü tuttum cidden kısa oldu (:

tüm blog arkadaşlarımın dileklerinin gerçekleştiği bir yıl olsun...
bu mim de okuyan herkese gitsin :) hmm bir de kabul ederlerse mayacıma, dalgaları aşmak , gece sorgulamaları ve eserceye  gitsin:)

15 Aralık 2009 Salı

okyanus

tutanacak bir şeyler varsa eğer bırakma
hayat hiç gitmez nasılsa olsa
o hep kalır
arkandan bakar

yanında yürür
geçer gider kimi zaman
yetişemezsin
ama
okyanus dibi yalnızlığın kadarsa yalnızlığın
işte o zaman
varsa tutanacak bir şeyin
bir tek
yazıdır
ona tutun
bırakma
sadık kalan  tek şey o'dur sana

14 Aralık 2009 Pazartesi

.Asfalt.




Şimdi bak bakalım şöyle
Geldiğin geçtiğin o yollara
Hala duruyor mu ayaklarımız o taşlarda
Hala kaş çatar mı o gri asfalt
Kış sabahlarında

12 Aralık 2009 Cumartesi

her neyse/k



biz neysek her neysek
notaların boğucu sesi
kimbilir
ondan bu ritimsiz adımlar


ve
mevsimlere inat
yaşama inat


inatla kırmızı
inatla mor
inatla mavi
masmavi


ama hep
siyaha aşık
yolu hep siyaha vuran
siyahta  durup dinlenen
demlenen


yine de her neysek
o' yuz işte


aramızdaki o aralık
arkamızdaki boşluk
bakamayız arkaya bu yüzden


düşüverecek gibi his..


Sahi biz neyiz?
Mor Kedi /Onbiraralıkikibin9

11 Aralık 2009 Cuma

değişim

blogta yeni bir düzenlemeye gidiyorum.Bundan böyle alıntı yapmamaya yalnızca kendi yazılarımı yazmaya karar verdim.. olanları sildim..yani ne edebiyat sitesi ne haber sitesi olsun istiyorum tabi yorum ve eleştiri her zaman olucak.Belki zamanla adını da değiştiririm.Fotoğrafları filan da değiştiricem bana ait olanları koyucam ama ona daha zaman var sanırm boyut filan küçültmem gerek.Artık bakalım:)
Birkaç istisna olacak sadece...
bir de şu kopyalama işine yardım isticem bilen varsa. sağ tıklayıp kopyala yazısı çıkmaması için ne yapmak gerek bir bilen yardımcı olursa sevinirim.

9 Aralık 2009 Çarşamba

boz yap / çember

yazıp yazıp sildiğim kelimelere yenisi eklenmiyor..gözlerimden düşüyor yine düşlerim... yeni yıl geliyor ...
pek bir şey ifade etmiyor...

kulaklarım dışarıdan gelen iyi kötü tüm seslere pamuk tıkamış..
cümlelerim cebimde güneş bekliyor, ışık bekliyor kış yeni gelmiş oysa...
ruhum üşüyor...
aklım sessiz...
aklımdan yere düşen renkler pus ve yağmura bulanmış kıştan sebep...içimden geçenler yine soğuk düş etkisi yaratıyor...

...ve çember büyüdükçe merkez küçülüyor.

hayat hep aynı sahnesini  izlediğim bir film gibi...üç geri bir ileri...


göçebe olsa da ruhum
bedenim toprak, kökleri derinde...
bundan sebep
ayrık otu gibi duruşumuz onunla ...

hayatla bir türlü uyuşmayan, parçası bulunmayan, kenarları bir türlü tutmayan boz yap gibiyiz...
parçalarımız bir türlü uyuşmuyor... denk gelemiyoruz... yanlış ele oyunuyoruz...
hayat sarı yapış yapış...  yağlı vıcık vıcık... ellerimden kayıyor.. yere düşüp yuvarlanıyor.. uzaklaşıyor... tutamıyorum...






8 Aralık 2009 Salı

Rüyamda Uçan Bir Balık





Rüyamda bir uçan balık olduğumu gördüm…
Denizin en derininden gidip gökyüzüne bile yaklaşan uçan balık
Hem uçan
Hem balık
Kristal gibi deniz
Yıldız gibi
Parlak deniz
Yanımdan geçenler vardı
Yanımdan hızla uçanlar
Hızla yüzenler
Ben
Sakin

Mavinin bokunu çıkartırcasına bir mavi
Sonsuz
Dipsiz
Rüyamda uçan balıktım
Kanatlarım puldan
Kanatlarım parlak
Kanatlarım yaşamdan
Kaç mavi görebiliyorsan hayalinde
O kadar mavi
Hatta göremediklerin bile
Rüya
İşte

Yaşamak yani
Yaşamak için yaşamak
İçim dışım köpük köpük
Beyaz
İçim dışım bulut bulut
Mavi

Bu kadar sis ve pus varken penceremden
Siyah en sevdiğim renkken
Yüzlerce gölge varken peşimde
Denizin sesi çağırmakta
Rüyamda                                                  
Kısa
Acısız
Hepsi yazdığım süreden daha az
Hissettiklerim
Rüya
Mavi
Ve
Beyaz
Rüyamda uçan bir balıktım
Hem uçan
Hem balık
Seyreden denizi
Ve âlemi
Işıl ışıl bakarak

Rüyamda
Uçan
Bir
Balık
Tım

Bir an sustu acıyan yerlerim
Kesiklerim geçti
Yalnızca an

Sonra
Açtım gözlerimi
Rüya
Bitti







görsel: deviantart

7 Aralık 2009 Pazartesi

ne kadar uzağa gidersen git aklındakilerden kurtulamadıkça kambur olurlar sırtında

5 Aralık 2009 Cumartesi

Ortaçgil Hafifliğinde Bir Anı

Malum yaklaşık bir haftadır gelişmiş bir mikropla savaşıyorum çekişmeye dönüştü tabi. Neyse efenim bu ara kafam gürültü götürmediğinden pek bişi dinlemedim birkaç gündür ise sakin usul usul ortaçgil dinliyorum.ohh böyle nasıl iyi geliyor...ilaç gibi...

98 zamanlarıymış Bülent Ortaçgil'in "Light" albümü çıkmış.Ben lise hazırlıktaydım sanırım.Ablam da çok severdi Ortaçgili doğumgünü yaklaştığı için onun albümünü almaya karar verdim.Tabi kaset devri o zaman cd filan yok piyasada.Albümün yeni çıktığını da öğrendim her okul çıkışı tırım tırım arıyorum küçücük yerde.Okulda arkadaşlarıma soruyorum güya benim gibi olan arkdaşlarıma "o kim" diyolar delleniyorum "bilmiyo musunuz ?" diye  hayır bilmiyolar sinir olmuştum nasıl bilmezler diye "kim o kızım var mı öyle biri ben hiç duymadım" sesleri hala kulağımdadır.Sorduğum yerlerde de uzuncaa bir hmmmmmm'dan sonra "kim bülent ortaçgil bi dakka bakalım kalmamış efendim" gibi cümlelerle çıkıyorum dükkandan.Tabi gülüyordum kasetler gelmiş gelmiş çok sevdiğim caaanım inegölün caaaanım onu tanımayan insanları son albümünü duymuş kapış kapış gitmiş tebi tebi ben de yedim diyerek söylene söylene çıkıyordum.Neyse ki bir yerden buldum sonunda albümü uçarak aldım filan, hatırlıyorum nasıl da sevinmiştim.Hala da durur o kaset.O  zamandan beri en çok sevdiğim albümlerden biri olmuştur.O zamandan beri uçarak kaçasım vardır burdan.Neyse konu bu değil...

seviyorum seni Ortaçgil çok hem de ...
ben de anımsattığın şeyleri seviyorum...
hissettirdiklerini seviyorum...
gülümsetmeni...
bağırmadan usul usul konuşmanı gitarını tıngırdatmanı...
dünyaya baktığın pencereyi...
gerçekleri söyleyiş tarzını
sorgulamarını....
sesinin rengini...
dinginliğini çok seviyorum....

benim söylememin belki hiç önemi yok ama yine de söylüyorum:
iyiki varsın...

şarkılarım senindir
şarkıların benim...

3 Aralık 2009 Perşembe

hastayım

uzunca bi ara evet ama feci hastayım blog.... :(
bayram yaramadı galiba bana ...
ilaç milaç serum derken hala kalkamadım...
artık iyi olunca yazarımm:)
sana şevval sam dan hastayım yalnızm şarkısnı armağan ediyorum:))) haha..




Music