Oysa her şey gelip geçer biliyorsun
Başlayan her şey biter
Başlayan her şey biter
Genco Erkal’dan dinliyorum bu gece. Belki 5yüzmilyonikinci kez:)
Bu dünya soğuyacak günün birinde... Fosile dönüşeceğiz ne trajedi ama... Ölü ozanlar derneğini izlemiş miydiniz? Çok küçükken izlemiştim ben sonra kitabını okudum ya da önce hangisini yaptım anımsamıyorum önemli de değil zaten... Orda da öyle diyordu düşünsenize böcekler bile bizden çok yaşayacak belki saçlarımızla… Bunu bile bile yaşamak dalga geçmek gibi insanla... (Hoş geldin Camus’nun saçma felsefesi.)
Ona rağmen deli gibi tutunuyoruz hayata... Asla pes etmee! Sarııl hayata. Sımsıkı sarııl yalnızlığına Tek gerçek olan sensiin tek gerçek olan sensin diyoruz... Ne için?
Sonunda ne var bu dünyanın? Altı üstü neresi?
Yağmurlar yağarken izledim biraz. Sonra sonu da başı da görünen bir gökkuşağı çıktı. Belki birileri acaba gökkuşağı çıktı mı bir yerlerde diye düşünürken ben burada gördüm... Kavs-i kuzahı... Sonra gittim makinemi aldım ama pili bitmişti resmini çekemedim... Çekmek istedim çünkü ilk defa başı sonu belli bir gökkuşağı gördüm:/ çok güzeldi çıkıp altından geçecekmişim kadar güzel ve gerçek... Çocukluğumda deli gibi koşardım altından geçmek için... Hiç geçemedim... Hiç... Derler ki dileği kabul olur... Belki o yüzden tuttuğum dilekler olmuyor...
Dilekler… Ben düne kadar hep tuttum ama artık inanmıyorum. Boğazımda takılan düğümün artık çözülmesi gerek bu yüzden yeniden gözden geçiriyorum aklımı... Düşlerin hepsini geri dönüşüm kutusuna atıyorum... Artık düş yok... Hayal yok... Umarım daha az rüya görürüm... Papatyaları da koparmayacağım artık... Bu ara bir sürü şeyde değişiklik yapıyorum içimde... İçimde yılların bahar temizliği var... Tüm eskileri atıyorum...
Yerine hiç bir şey koymuyorum...
Arifiye’den Pamukkale’ye gitmiştik bir kez trenle. Denizli’ye ve de... Gençken... Güzeldi ama ıssızdır orası... Soğuktur... Az kişi uğrar ya da öleydi önceden... Belki bir gün öyle bir duraktan göğe bakarım... Ama göğe bakmak için duraklara ihtiyaç yok biliyorsun sen nerde durup göğe bakarsın orası göğe bakma durağındır... Her adımında olabilir... Her denizli sokağında yani; sen nasıl istersen... Adalarda sabahları bankta porsuğa karşı kimse yokken kitap okurdum bazen. Nasıl iyi gelirdi... Nasıl özledim o huzuru...
Her şey biter... Ümitsizlik de biter…
Bu dünya soğuyacak günün birinde... Fosile dönüşeceğiz ne trajedi ama... Ölü ozanlar derneğini izlemiş miydiniz? Çok küçükken izlemiştim ben sonra kitabını okudum ya da önce hangisini yaptım anımsamıyorum önemli de değil zaten... Orda da öyle diyordu düşünsenize böcekler bile bizden çok yaşayacak belki saçlarımızla… Bunu bile bile yaşamak dalga geçmek gibi insanla... (Hoş geldin Camus’nun saçma felsefesi.)
Ona rağmen deli gibi tutunuyoruz hayata... Asla pes etmee! Sarııl hayata. Sımsıkı sarııl yalnızlığına Tek gerçek olan sensiin tek gerçek olan sensin diyoruz... Ne için?
Sonunda ne var bu dünyanın? Altı üstü neresi?
Yağmurlar yağarken izledim biraz. Sonra sonu da başı da görünen bir gökkuşağı çıktı. Belki birileri acaba gökkuşağı çıktı mı bir yerlerde diye düşünürken ben burada gördüm... Kavs-i kuzahı... Sonra gittim makinemi aldım ama pili bitmişti resmini çekemedim... Çekmek istedim çünkü ilk defa başı sonu belli bir gökkuşağı gördüm:/ çok güzeldi çıkıp altından geçecekmişim kadar güzel ve gerçek... Çocukluğumda deli gibi koşardım altından geçmek için... Hiç geçemedim... Hiç... Derler ki dileği kabul olur... Belki o yüzden tuttuğum dilekler olmuyor...
Dilekler… Ben düne kadar hep tuttum ama artık inanmıyorum. Boğazımda takılan düğümün artık çözülmesi gerek bu yüzden yeniden gözden geçiriyorum aklımı... Düşlerin hepsini geri dönüşüm kutusuna atıyorum... Artık düş yok... Hayal yok... Umarım daha az rüya görürüm... Papatyaları da koparmayacağım artık... Bu ara bir sürü şeyde değişiklik yapıyorum içimde... İçimde yılların bahar temizliği var... Tüm eskileri atıyorum...
Yerine hiç bir şey koymuyorum...
Arifiye’den Pamukkale’ye gitmiştik bir kez trenle. Denizli’ye ve de... Gençken... Güzeldi ama ıssızdır orası... Soğuktur... Az kişi uğrar ya da öleydi önceden... Belki bir gün öyle bir duraktan göğe bakarım... Ama göğe bakmak için duraklara ihtiyaç yok biliyorsun sen nerde durup göğe bakarsın orası göğe bakma durağındır... Her adımında olabilir... Her denizli sokağında yani; sen nasıl istersen... Adalarda sabahları bankta porsuğa karşı kimse yokken kitap okurdum bazen. Nasıl iyi gelirdi... Nasıl özledim o huzuru...
Her şey biter... Ümitsizlik de biter…
Gözlerimi çektim artık denizden, şimdi bebeklerim kara parçalarında...
BÖYLESİNE SEVİLECEK BU DÜNYA
BÖYLESİNE SEVİLECEK BU DÜNYA
"YAŞADIM" DİYEBİLMEN İÇİN...
Yaşım 27 olacak yakında... Bu kadar sevilecek mi bu dünya...
Yaşadım diyebilmem için...
Yaşım 27 olacak yakında... Bu kadar sevilecek mi bu dünya...
Yaşadım diyebilmem için...
Ah bir de unutmadan en güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımızdı değil mi ?