28 Ocak 2010 Perşembe

Başlıksız





Bir şiire başlık bulmaktan zor
Seni sevmek
Temizleyip ayrık otlarını
Yer bulmak içinde
 Tüm önsözlerini okudum da yüreğinin
Bir türlü başlayamadım hikâyene
Korktum gelişmesinden
İçinden ben geçmeyen bir sonuçla karşılaşmaktan


12 Ocak 2010 Salı

aşkın halleri ve gitme vakti...

bugün 5 yıl olmuş tam...
hep olmayanlara takılıyor aklım..
neden... neden...
ne zaman?
bir daha hiç olmayacak gibi...
olmayanlar ertelenmeyecek artık geleceğe...
hiç kutlanmamış bir günün nesi özel olabilir ki...
olsalar... istekler....
şöyle olsaydı böyle yapardımlar...
hepsi saçma....
hepsi çıkmaza çıkan boşluk...
geç farkettiğin uzun bir çıkmazdan birden uçup gitme isteği...
kendinden en uzağa hem de...
içindeki ondan en uzağa.
gittiğini varsayarak...
mümkün mü?

giden gitmez her zaman...
biliyorsun...
giden  sadece bitimleri farkettiği için gider...
susuşlar çoğaldığı için...





kaç kez öldük kimbilir yaşamaya çalışırken...
farketmez bu kaçıncı ölüm nasılsa..
sayısını unuttuğun bir  ölümdür bu da nasılsa...

aşktan geçtik yana yana...
aşk istedik de en güzelinden
acısı kalınca yediremedik, alışamadık
düşler bitince aşk'ın her halinden usandık
tüm hallerini kabul ettik de
bir ayrılma haline dayanamadık

aşkA gelmee hızıyla aynı oran mıdır
aşkTAN gitme hali...
bu aşktan ayrılma hali şimdi...

ona geldik...
onu sevdik...
onda durduk...
çok geç olmadan
ondan gitme vakti şimdi

6 Ocak 2010 Çarşamba

korku/yorum

yeni işime başladığımdan beri korku sardı.. birkaç gündür...
bu yoğunlukta ya yazamazsam...
ya kelimlerim gün boyu koşuşturmaların arasında kaybolup giderse...
ya esin perileri etrafımda uçuşmazsa rengarenk...
korkuyorum....
yazamamaktan, vakit bulamamaktan...
cümlelerimin birer birer doğmadan ölmesinden korkuyorum...
içime yerleşen doğmamış çocuklarıma kıymak istemiyorum...

hala ana rahminde onlar
doğmaya hevesli

buna izin verme n'olur...

hem içimdeki MİNİK deve söz verdim ben...
sakın yarı yolda bırakma beni...
emi...
?

5 Ocak 2010 Salı

yüz yüze



Çıkarttığımız yerlerden bir bir inmedi mi günü gelince yere göğe sığdıramadıklarımız…
İnsanların ya da değer verdiğimiz kişilerin unutkan olabileceğini unutuyoruz çoğu zaman
Belki kendimize olan dönüklüğümüzden, zayıflığımızdan…
Kim bilir aynalara olan zaafımızdan…
Sandığımız şeyin büyük yanılgısından…
Hiçbir şey beklemeden yaşamak…
Beklemeyip olunca da sürprize vurmak…
Belki…
Daha güzel.
Nasılsa deneme yanılma yoluyla öğreniyoruz her şeyi…
Kurallarını koymadığımız büyük bir oyunun içindeyiz…
Kurallardan çıkmaya çalıştıkça tosladığımız…
Her defasında farklı bir yarayı onarıyoruz…
Bir elimizde yara bandı bir elimizde bıçak
Kendimiz kesip kendimiz sarıyoruz…


5ocakikibin10 /mor kedi

3 Ocak 2010 Pazar

sırası değil

şimdi birdenbire...
aklıma düştü...
ilkolkuldaki arımayalı kokulu silgimi çekti canım...

yeni



güzel bir tatil geçirdim yağmur  yağsa da...
avatarı izledim ..
çok güzeldi...
cam kenarında denizi seyretmek daha güzeldi...
bu resimde görünenden daha çok rüzgar vardı
daha çok dalgalar
esip esip vurdular...
sonra bulutlar da çok güzeldi...
üzerime düşecek kadar alçaktı cidden...
bulutları izlemeyi özlemişim...

bir de içtiğim tüm cinlerin kokusı ertesi gün çıktı...

yarın yeni şeylerle başlıyor yılım...
umarım
umarım güzel başlar güzel geçer ve güzel biter...