11 Nisan 2013 Perşembe

Karahinbiba


"Başlangıçta ikisi de çok neşeliydi. Garın pastanesinde çay ve poğaça ile kahvaltı etmişler ve birbirlerini ne çok özlediklerini söylemişlerdi boyuna; aralarındaki "şeyi" söze dökmenin henüz başka bir yolu yoktu. Böyledir bu işler, insanların birbirleriyle ilişkileri! Bir sözlük oluşturursun ve konuşurken o sözlüğe bakarak konuşursun. "Sana fena halde aşığım Çağla!" Eveet, şimdi bakalım bunu nasıl söyleyebiliriz... İşte burada: "Benim için değerlisin Çağla."
 Herkes Herkesle Dostmuş Gibi / Barış Bıçakçı
-Daha ne kadar kitaplarla yaşayacağız?
- Bilmiyorum, sanırım ölene kadar.

Yazan bilir mi dokunduğu hayatların o kitaplardan bu kadar etkilendiğini? Yazar bile değişir de sonunda, bilmez ki okuyan hâlâ orada, o cümlelerin içinde ve yaşamakta.
Bir çay içimi kadar mı sürer hikâyenin aslı?
Yaşanılanları bir yerlere koymak gerekmiyor, asılı tutsan olmuyor, uçup gitsin istiyorsun, şu karahindiba çiçeği gibi,  üfle ve gitsin.

Bahar gelsin artık üfleyelim gitsin, geçsin, bitsin…


Biri de çıksın desin ki : “Kapat gözlerini balığım üzülme sen. Bir gün elbet kurtulacağız cam çeperlerden”

Yazının şarkısı: Serdar Keskin- Kaçış

4 yorum:

Mia Wallace dedi ki...

o üfleme çiçeğini bundan sonra geçsin bitsin diyerek üflicem :)

Sokrates'in Yeğeni dedi ki...

Gençliğimiz bir karahindiba çiçeği gibi sapsarıyken nasıl da solup gidiyor biz farkında olmadan. Ardından ufak bir rüzgâr çıkıyor da kapıp götürüyor. Gençliğini yaşamayı bilene ne mutlu.

mor kedi dedi ki...

@Mia : Bitsin geçsin bitmesini istediğimiz her şey artık evet:)

@Sokratesin Yeğeni:Arkana bak ne var geride? Ne tuhaf...

safransarı dedi ki...

Birgün belki..