9 Mayıs 2007 Çarşamba

bir varmış çok yokmuş...


Bir varmış bir yokmuş. Masallardan, masal olmaktan, masal görmekten yoruldum artık. Masalların aksine prens öpünce başlıyor aslında hep gaflet uykuları… Dipsiz kuyu karanlıkları… Bir varmış çok yokmuş…


*****

Hangi Tanrılar gelip kurtaracak beni. Hangi ilahi güç tutacak elimden. Hangi melek yol gösterecek bana. Ordaysan görmüyor musun? Bir şeyler yap, durma kurtar beni bu pür-yareden.



*****

Gelmişti zaten zamanı. Tam birden hazırlıksız oldu diyeceğim ne zaman hazırdım ki? Bitmişti zaten süresi dondurulmuş gülümsemelerin. Şimdi biraz nemli biraz ıslak ortalık. Ve kurutmaya bırakılacak daha sonra bu hali hazır kullanma zamanı bitmişliklerin. Kullanılmaya hazır paket sevinçler biriktirilecek zamanı gelince çıkartıp kullanmaya.


****

Ölüm dedikleri bu mu? İlla toprağa mı karışmalı beden? Yaşarken de havasız, susuz kalamaz mı insan. Ölüm denen şey böyle bir şey mi? İçindeki uçuruma düşüvermek. Kaybolmak. Boğulmak. Üşümek. Ölüm değil de nedir bu?



****

Benim, evet benim bu ve direniyorum ortada öylece düşmemek için… Uçurumlar vaat etmiştin. Ben uçurumların kenarımdayım şimdi tam de söylediğin gibi. Bu şehrin soğuk sisli sokaklarında direniyorum üşümemek için. Kaç yalnızlıktan sonra daha yalnız gelir boşluklar. Daha kaç yalnızlık gerekir kökünden tutup koparmak için. Çarmıha geriliyor ruhum, her gün biraz daha…
Bağırıyorum duymuyorsun, çığlık çığlığa sanki her yanım, kana kana susamış gibiyim…

Hiç yorum yok: