30 Aralık 2010 Perşembe
okumalısın okuyucu son posttur bu!
yazdan beri taşımayı düşünüyordum bloğu ama tembellikten yapamadım.
başka bir adresten akacak biriktirdiğim tüm kelimelerim ve seslerim.
hem gerçek hayatta bir beden yaşıyoruz, bir hayata bir ömür
ne sıkıcı!
ben bunu yaşadım ve başka birini yaşamaya gidiyorum blog olsa da:)
4 yıl geçti burada dolu dolu...en dolu yıllarımdı belki de!
o yüzden silemedim göğe bakma durağımı canımız sıkılırsa ben de dahil olmak üzere açıp yeniden okuyalım diye silemedim.
(hem arada sırda uğrayın bence:)yazmak isterseniz yazmadan geçmeyin)
ben olduğum kadar siz de varsınız çünkü burada... esip geçtiğimiz bir duraktı burası.
şimdiye kadar benimle olduğunuz için, okuduğunuz için, gerçekten yüzümü güldüren yorumlarınız için teşekkür ederim.
samimiyetiniz için teşekkür ederim.
umarım yeni adresimde de yalnız bırakmazsınız.
2010un sonuna denk geldi bu yazı bilerek değil ama belki daha iyi oldu...
yeni adresi burada vermeyeceğim. okumak isteyen ulaşabilir diye düşünüyorum.
neşeli bir post olsun istedim veda havası içermesin neşeli olsun gerçek hayattaki neşem kadar ama elimden bu kadarı geldi:) idare edin artık.
seviyorum sizi...valla:)
bir de son not 2011 senden hiç bir halt beklemiyorum.
beni unut bu yıl bırak...
kim isterse ona git!
21 Aralık 2010 Salı
ArAlık
aralık kalsın öyle içimdekiler aksın gitsin istiyorum
son aralığım olsun arda kalanlardan
aralık aralık gibi geçsin
ardındaki aralığa bakmadan
geçip gitsin
işte
bana hiç bir şey demeden
aralık bıraktığım son aralık
ol emi...
7 Aralık 2010 Salı
çünkü bu bir düş üşümesi
İçimdeki nedenlere yanıttır Çünkü ile başlayan tüm cümlelerim
çünkü uzun uzun uyumak istiyorum bu günlerde uzun uzun uyuyamasam da
yanımda biri olsa da sorsam gözümü açınca geçti mi? bitti ? emin misin ?
çünkü üşürüm ben bazen birdenbire üşürüm işte tüm karlar üstümdeymiş gibi üşürüm
uyusam geçer bilirim ama işte uyuyamaz insan... kıvırılır büzülür öylece...
ihtiyarlaşır sanki yüzüm o zaman...
keşke bu kadar uzun susmasam/k
keşke bu kadar birikmese cümleler/imiz
orda öylece uyusan hep
Çünkü ben en sıcak yerini sana ayırdım içimin
ondandır buzdan hallerim, bu üşüyen ellerim...
30 Kasım 2010 Salı
blog ödülü
bana bu mutluluğu yaşattıkları için ikisine de teşekkürlerimi sunuyorum... sizi okumak çok güzel...yazılarınız hiç bitmesin...
blog aleminin bu yönü çok güzel...
ben de son zamanlarda tavsiye ettiği o güzel filmleri ve müzikleriyle her zaman olmasını istediğim http://umitlivaka.blogspot.com/ bloğuna gönderiyorum.
bir de daha sık yaz diyorum...
özletme...
böyle kadınlar
bilir hiç bir zaman duramayacağını dursa bir yerlerinin kırılacağını bilir...
kuş kadınlar vardır beyaz elli, etekleri tutuşan baharda...
gözlerinin önünden şehirler geçen o şehirlerde kısa da olsa konaklayıp bir gece sonra gitmek isteyen..
dinlenmeyi hiç düşünmez bu kadınlar yüreklerinde hep kuşlar uçar kuşlar gider bir yerlere başka yüreklere...
aslında gerçekten dinlenmeye ihtiyacı vardır bu kadınların, ama korkarlar işte nedendir bilinmez.. dinlense sanki bırakıp gidecek içindekiler korkusuyla...
hala ince uçlu kalemler biriktirirler o beyaz ellerinde... ince ince çizerler hayatı...
kibar olmayı severler..kimse incitmesin ürkütmesin isterler ellerindeki kuşları bu yüzden kalkan gibi dururlar herşeye karşı...
koşulacak bir şey varsa eğer koşar bu kadınlar, biri üzüldüyse bakıp da geçemez yanından , makyajım bozulur ağlarsam diye düşünmez, doya doya ağlarlar canları çekince, yağmur saçakları altına saklanmaz, kırışır yüzüm diye de üzülmez basar kahkaları içinden geldiğinde, saatlerce muhappet eder isterse, bazen de susar, susar işte...
kimseye yaslanamaz kuş kadınlar... yaslanınca kaybolup gitmesinden korkar o omuzların, hep gitmiştir çünkü bu yüzden omuzları çökmüştür bu kadınların, kendi omuzları... ama göremezsiniz siz. göremezsiniz işte.
geçip giderse bu kuş kadınlar yanınızdan izin vermeyin belki ihtiyacı vardır size ama söyleyemez...
böyledir...
bilirsiniz işte,
sahi bilir misiniz?
29 Kasım 2010 Pazartesi
küçük bir cinayet
ve rüzgara karşı direnmek...
bu aşkın yakıştığı en güzel yer tam burası...
sonbaharda rüzgarlı bir akşamüstü zamanı...
boşluğa koymak ellerinle bilmeden
şarkıdaki kadın ve adam
biz miyiz
bu karşılıklı cinayeti işleyen
şimdi bu yanlış zaman dediğimiz yerde doğru bir şey aramaya gücümüz ve inancımız var mı ? öteki hayatlarımızdan biraz da olsa umut kaldı mı ?
bir doğruda bile kesişemedikten sonra anlamı var mı var olmamızın bu boşlukta?
belki dünya dönerken çemberde yüzerken biz, düşmeye devam ederken bir boşluktan takılıp diğerine düşerken göremiyoruz yap bozumuzun bize uyan ksımlarını...
boşluklar boş kalmaya devam ediyor...
belki bile bile görmezden gelerek
belki de değil...
ps: yazının şarkısı budur: damien rice 9 crimes
It's a small crime
And I've got no excuse
22 Kasım 2010 Pazartesi
nefes/siz
bu ara, bırak okumayı yaşamaya sıkılıyorum hayatımı.
bir tane hayatım varsa buna hakkım olmalı ya olmalı bence yani sayfaları değiştirebilmeliyim kimisini yırtıp atabilmeliyim..ya da yeni baştan yazabilmeliyim bazı yerlere kıvırıp dönmeli bazısında ayracı unutmalıyım...
ama gerçekten ben mi yazıyorum bu kitabı belki yazdığımı sanıyorum.. yazılan yerleri oynuyorum...
ve bazen benzer sayfalar geliyor sanki önüme. ben bunu okumuştum bu paragrafı burda şöyle olacak diyorum hatta aptallık yapıp hikayenin sonunun değişeceğini bekliyorum belki aynısı değildir diye... değişmiyor... değişmez... hayat o sevdiğin cümleleri çok nadir karşına çıkartıyor...
sonra
en alışamam dediğim şeylere alışıyorum gündüzleri gülüp geceleri ölmeye yatıyorum...
hiç bir arafım bu kadar cehennem kokmamıştı.
nefes denemeleri yapıyorum yorganın altında daha ne kadar nefesSİZ kalırsam yaşayabilirim sanki sürekli kendi rekorumu kırıyorum her defasında daha uzun kalabiliyorum...
hala yaşıyorum...
sanki kocaman bir sirk alanı burası, birinin elinde bir poşet var gezdirip duruyor. bana kurradan hep boş çıkıyor.oluk oluk boşluğum... yuvarlanıp gidiyoruz birlikte... alt alta üst üste yanyana... farketmiyor...
insan her şeye alışıyor...
15 Kasım 2010 Pazartesi
bayram gelmiş neyime
eğer hayatımda ilk gördüğüm; büyük, tahta 4 kişilik salıncaklar yoksa
ayaklarımda gezmenin, dolaşmanın yorgunluğu yoksa
üzerimde annemin diktiği elbisem,
başucumda yeni alınan ayakkabının kokusu yoksa
sevemem bayramları şekerleri yemekten dilim kamaşmıyorsa
öpülen ellerin yakın soğukluğu artık bunaltmışsa
göz göze gelmekten kaçıyorsa herkes birbirinden
zoraki geliyorsa ayaklar ya da gidiyorsa öylesine bir yerlere
sokaklardaki çocuk şenliğine karışmıyorsa sesim....
sevemem...hiç...
ama yine de sizin bayramınız kutlu olsun
sıcak olsun yine de dostlarla olabildiğince...
mutlu bayramlar herkese...
7 Kasım 2010 Pazar
sustum
topal martı
Demek ki en çok kullandığımız kelime; en çok baş edemediğimiz kelimedir."
1 Kasım 2010 Pazartesi
bir fotoğrafa
-çekiyorum...!
gülümsedim...
ama nasıl çıktığımı bir türlü göremedim...
ondandır bu merak bu uğraş
kimsenin eline geçmesin diye o fotoğraf
31 Ekim 2010 Pazar
biliyorum çok kıskancım
Rakı-balık keyfini Zeki Müren ile taçlandıranları
Hele Cunda Adası’nda yaşanları çok kıskanırım
28 Ekim 2010 Perşembe
yazarak yaşamak
27 Ekim 2010 Çarşamba
yaşadım diyebilmen için
Vazgeçtim kaçmak yok söz bu kez diyerek "Tutunamayanlar"ı elime aldım.Tamam biliyorum yarım yaşanan ilişkiler gibiydi ağzımızda, içimizde dolanan ama olması gereken. Şimdi baştan başlıyoruz.Keşke ilişkilerde de öyle olsa ama öyle bir buton yok hayatta.Başlıyorsun aldığın haz, acı, zevke göre bırakıp gidiyorsun ya da onları yaşamaya devam ediyorsun. Tutunamayan olmak fikri ne kadar doğru ne kadar itiraf edebildiğin ya da ne kadar sindirebildiğin bir fikir bilemiyorum. Hani şu an iyi gider misin onu da bilmiyorum çünkü ben her şeyi değiştirme arefesindeyim. bu sefer işte evet bu sefer.
Herkes tutturmuş yani anlıyosun dimi tutturmuş sevdiğini, evliliğini, içlerinde hiç ukte kalmamış hiç acaba dememiş, hiç kırmaktan korkmamış ki bu yüzden belki çok da kırılmamış çok önemsememiş işte çok da düşünmemiş.bu yüzden iyi bu yüzden sonsuz bir huzuru var o insanın sonsuz bir acelesi gitmesi gereken randevuları ve arkadaş toplantıları.
Hiçbir şehri içine sokacak kadar sevmemiş hiçbir şehirden nefret eder gibi kaçmamış.nedir bizde eksik onlarda fazla onlarda eksik bizde fazla olan şey.hangi hayat daha güzel hangi hayat tutarlı.Kışkanç gözlerle arkadaş toplantılarında ben daha güçlüyüm evet şekerim diye içlerinden geçirenler mi daha dost! ya da daha samimi evet görüyorsun ya yapamadı ben böyleyim deyip sevdiğine, işine, evine, yuvasına kavuşmuş insan mı daha huzurlu ve mutlu.
Doğru bildiğimiz doğrular yanlış bildiğimiz yanlışlar ve işte tek kişisiniz.
Evet yaşadın onca itiraza onca olmaz şöyle olsun böyle olsun diyene inat tek başına da olsan Yaşadın.tutunduğun umudunla gerçeğinle düşünle hala insanlara uymayan sevginle iyi niyetinle yaşadın.
Yaşadın artık sizi hiç istemiyorum diyerek yaşadın
Beni böyle de sevin sevmezsiniz ama böyleyim diyerek yaşadın
Böyle olsanız bu değil işte ben bunu istemiyorum bunu anlayın artık bu anlamayan gözlerle baksalar da yine de yaşadın
Yaşamak zorundasın
Bir tane daha var mı senden
Yok
Tek başına olsan da
Tutunmaya çalışsan da başkalarının eteklerinden değil onların doğruları güzel dediği şeylerle değil
Kendi güzelliğine tutunmaya çalışıyorsan evet sensin ve evet yalnız olsan da...
(bir müzik olsun istediğim fonda mırıldansın istedim ama aksaklık oldu sessizlikte yazdım, belki bu aksaklık daha iyi oldu )
foto:tumblr
23 Ekim 2010 Cumartesi
mış gibi
e-eee daha daha nasılsın neler yapıyosun?
-hiç birşey yapmıyorum... çok iyiym...her şey çok güzel
ben sadece hala nasıl yalan söylediğine bakıyorum hala ve hala şaşırıyorum bile bile bu kadar usta olmanı yediremiyorum...
hiç beklememiş-
hiç tanışmamış-
hiç konuşmamış-
hiç sevmemiş-
hiç sabretmemiş-
hiç yaşamamış-
hiç ağlamamış-
ız
gibi
sanki hiç bişi olmamış gibi
onca zaman geçmemiş gibi
birlikte büyümemişiz gibi
o parkta hiç oturmamış
o kuşları besleyen biz değilmişiz gibi
ne tuhaf
dahası kötü
olmamış gibi nasıl yaşanır
değiştim
yoruldum
ve yarın eskişehire gidiyorum
o zamanın başladığı yere
cinayetin başladığı yere
zaman geri gelsin diye değil
daha çabuk geçsin
ileri sarsın diye değil
öylesine gidiyorum
sırf kendim için
öylesine de olsa...
21 Ekim 2010 Perşembe
kırmızı
sus/amak
allak bullak hayatnızı biraz daha karıştıtıp gider
bulanmış kafanızı daha da bulandırarak
susarsın
acılar en çok bunu öğretir insana
susmayı
susarak konuşmayı
susarak özlemeyi
içinizde yaptığınız monologları
fakirleşen diyalogları
dünyanın fısıltılarını duymak için iyice kulağını dayaman gerekiyor
içimdeki kuşlar göç mevsmimini şaşırdı bir oraya bir buraya uçuyor...
benim ölülerle konuşasım geliyor...
17 Ekim 2010 Pazar
günün şarkıları2
sen gülünce bahar
renklerden pembe
günlerden pazar
aklım sende
günün şarkıları1
This messy state of love affair....
And when it stops it stops
My heart stopped beating...
ayrıca klip çok tatlı...
....
bir fincan kahve…
en sevdiğin müzikler…
biraz ondan bundan sohbet…
biraz gülümseme…
az hayal kırıklığı…
aynı sabaha varılacak aynı gece…
yapış yapış
vıcık vıcık
bir o yana bir bu yana…
hangi kefe ağır acaba?
sensiz yaşamaya alıştırdılar galiba…
galibası mı kaldı
alıştırdılar
alıştırdı hayat
alıştırdın
alıştım
oysa
o gençlik günlerimizde…
neyse
.iktir et
7 Ekim 2010 Perşembe
Kutuplardan şişkin Ekvatordan basık / körebe
toplu dünya(!)
evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da."(edip cansever)
30 Eylül 2010 Perşembe
büyümek
vay be diyorum sonra duruyorum bi an öylece ve geçiyor...
yeditepe istanbul'da ali diyodu "hayat aslında o kadar zor değil biz öyle zannediyoruz" diye o durduğum anda bu cümle geliyor aklıma...
sanırım büyümek bu.
artık herkes yere göğe sığıyor...
duraklarda bekleyelenler,bekleyip gidenler,bir uğrayıp geçenler, yıllarca beklediğini zannedenler...
göklerde olup biteni en çok kim hak ediyor...
GİT/MEK
23 Eylül 2010 Perşembe
kabus
internette alışveriş yapsam hangi elbiseye hangi ayakkabı gider diye kafa patlatsam
dünyadan haberim olmasa...
ülke elden gitse benim ruhum duymasa...
kalbime bişey saplanmasa
dünyada açlık olsa ben bilmesem...
savaş olsa görmesem...
ağlamasam
haksızlık olsa işitmesem...
üşümesem
terlemesem
ıslanmasam
yaşamasam
ölsem işte
şükür ki;
kulaklarım sağır olana kadar açık
düşüncesi bile kötü...
iyi kii değil(im)...
iyiki değiliz....
2 Eylül 2010 Perşembe
hoşgeldin
tadını çıkar şimdi özlenmenin...
azıcık nazlan hatta...
artık senin mevsimin...
eylül...
güzel gülümsemeler var dimi kapında...?
hala genciz ya...
sen seversin süprizleri...
canım eylül unutmadın dimi bizi..
omuzlarım hazır yağmuruna rüzgarına
renkli hırkalarım...fularlarım...
duydum
gelmişsin...
gördüm...
esmişsin...
hoşgeldin eylül...
sana sarıyı yakıştırsalar da tüm renklerini seviyorum senin...
eylül
hadi beni güldür...
22 Ağustos 2010 Pazar
Cevapları meçhul suallerin Renkleri
gözyaşlarımızı bitti mi sandın?
son arzun diye sorsalar sahi siz ne derdiniz?
13 Ağustos 2010 Cuma
sıcak
ve diyorum ki çok sevdim bu ezgiyi çook...
Nobahari-Mohsen_Namjoo
Yükleyen Ruzgarsiz. - Yüksek çözünürlüklü video keyfini yaşayın!
24 Temmuz 2010 Cumartesi
sonundaaa
İ-s-t-a-n-b-l-u-e-!!!
ordan da olympos..!
yihuuuuu... ben geliyorum demizler lacivertler gemiler adalar sahiller martılaar sırt çantaaaam denize nazır banklaaar...
23 Temmuz 2010 Cuma
yeniden??
yeniden?
kabuk tutan yaralar zamanında kopartılmazsa kendi düşer,düşünce anlaşılmaz iyileştiği...
öyle bir geçer ki... sahibini şaşırtır...
sonra başkalarına yara olur farketmeden...
nasıl da değişir insan...
git gide kalabalıklaşan yalnızlıkta sonsuzluk...
sonsuzluğun dibi yok
kimle kaç kişiyle içersen iç aynı
içimden sevmek geliyor bin mevsim görmek istiyor yeniden incitmeden...
mümkün müdür?
6 Temmuz 2010 Salı
boğazında bir kördüğüm
bunca şeylerden sonra sen bilir misin yeniden başlamayı
bilirsin elbet ben bilirim bildiğini
kime dokunsa yüreğin gücü yok
kanatları yok ki uçmaya
ellerinde ipler
uçlarında düğümler
düğümlerde bir kara
ellerin derin bir boşlukta
dolanır durur
biriktirdiklerinin neresindesin şimdi
biriktiremediklerin sırtında kambur
senin hikayen bu
başka bir şey bekleme...
vardır elbet onların sebepleri
senin susuşlarının bir anlamı vardır elbet
hikayen değişir mi ?
bak
zaten kimin kanatları var ki ?
umma başka birşey
güneşleri kimse söndürmedi sen göğe bak yeter..!